Yargı, devletin, hukuk düzenini sağlamak üzere mahkemeler aracılığıyla yerine getirdiği işlev.
Ortaçağ başlarında yargı işlevi yasama ve yürütme işlevlerinden ayrılmamıştı; her üç işlev de genellikle hükümdarlar tarafından yerine getiriliyordu. 12. yüzyıldan sonra gerek hükümdarlar, gerek kilise yöneticileri yargı işlerini meslekten hukukçu!ara bırakma yoluna gittiler. Laik hukuk eğitimi veren üniversitelerden mezun olan hukukçuların sayıca artması, yargının zamanla yasama ve yürütmeden tamamen aynımasını sağladı. Liberal siyasal felsefenin gelişmesiyle yasama, yürütme ve yargı işlevleri birbirlerine karşı belli ölçüde bağımsızlığa sahip organlarca kullanılmaya başladı.
Angloamerikan ve kara Avrupa’sı hukuk sistemleri gerek yargı örgütü, gerekse yargılama usulleri bakımından büyük farklılıklar gösterir. Başta Fransa olmak üzere kara Avrupa’sı hukuk sistemini benimsemiş ülkelerin hemen hepsinde yargı sistemi adli ve idari olarak ikili bir düzenleme içindedir. Angloamerikan hukuk sisteminde yargı örgütü tektir. Her iki yargı alanında uygulanan hukuk kuralları ve usul kuralları da kendilerine özgüdür.
Genelde yargının başlıca konusunu uyuşmazlıkların hukuki sonuca bağlanması oluşturur. Ama nizasız (çekişmesiz) sorunlar da yargının görevalanına girer. Davalara tek başına bakan mahkemeler hem maddi olaylar, hem de hukuki sorunlar konusunda hüküm verir; daha çok Angloamerikan sisteminde görülen jürili yargılamada ise maddi olaylar hakkında karar verme yetkisi jüriye aittir. Mahkemeler kuralolarak yasaları uygulayarak uyuşmazlıkları çözmekle yükümlüdür; ama kara Avrupa’sı hukuk sisteminden farklı olarak, Angloamerikan hukuk sisteminde yargıcın hukuk kuralları koyma yetkisi çok geniştir. Ozgül durumlara uygulanan hukuk kurallarıyla oluşturulan kararlar emsal karar niteliği kazanır.
Kara Avrupa’sı hukuk sistemini benimsemiş olan Türkiye’de yargı işlevi, güçler ayrılığı ilkesine göre bağımsız mahkemeler eliyle yürütülür. Yasama ve yürütme organları mahkeme kararlarına uymak zorundadır; anayasa hükmü gereğince mahkeme kararları değiştirilernez ve bunların yerine getirilmesi geciktirilemez. Yargıçlık ve savcılık görevleri anayasayla güvence altına alınmıştır.
Türk yargı sistemi anayasa yargısı, idari yargı, askeri yargı ve adli yargı olmak üzere dört bölüme ayrılabilir. Anayasa Mahkemesi’nin, yasaların ve TBMM iç tüzüklerinin anayasaya uygunluğu konusunda yaptığı denetim ve Yüce Divan sıfatıyla gördüğü işler anayasa yargısını oluşturur. İdari yargı,devlet yönetimi ve yerinden yönetim sistemleri içinde örgütlenmiş olan idare makamlarının kamu hukuku alanındaki etkinliklerinde doğan uyuşmazlıkları çözme görevini yerine getirir. Genel idari yargı alanındaki en yüksek mahkeme Danıştay’dır. Asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari eylem ve işlemlerden doğan uyuşmazlıkları ilk ve son derece mahkemesi olan Askeri Yüksek Idare Mahkemesi sonuca bağlar. Bunun dışında askeri mahkemeler, askeri ceza hukuku alanındaki davalara bakar. Adli yargı, öteki üç’ yargı türü dışında kalan bütün konuları kapsar. Kendi içinde ceza yargısı ve hukuk yargısı olarak ikiye ayrılan adli yargı alanındaki en yüksek mahkeme Yargıtay’dır.