Yargı Bağımsızlığı, hiçbir devlet organı, makam ya da kişinin, yargı yetkisinin kullanılmasında yargıçlara ve mahkemelere müdahale edememesi ilkesi. Hukuk devleti ilkesinin çok önemli bir öğesi olan yargı bağımsızlığı, aynı zamanda güçler ayrılığının özünü oluşturur. Özellikle anayasa yargısı ve idari yargının, parlamento çoğunluğunu elinde tutan siyasal iktidarı hukuk sınırları içinde tutması bakımından önemli bir güvence sayılır.
Buna göre yasama meclislerinde, görülmekte olan bir dava hakkında ve yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili olarak soru sorulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak ve bunların yerine getirilmesini geciktirmemek zorundadır.
Türkiye’de 1982 Anayasası mahkemelerin bağımsızlığını öngörmekle (m. 138) birlikte çeşitli hükümlerinde yer alan düzenlemelerle yargı bağımsızlığının kurumsal yapısını zayıflarmıştır. Bu alanda tartışma yaratan başlıca düzenlemeler arasında bazı yüksek yargı organı üyelerinin cumhurbaşkanınca atanması, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na idare ve adliye mahkemelerinde atama, yükseltme, disiplin cezası, meslekten uzaklaştırma, kadro dağıtımı, kadro kaldırma, yargı çevrelerini değiştirme gibi konularda hiçbir yargısal denetime bağlı olmayan kararlar verme yetkisinin tanınması ve yürütme organının 12 Mart 1986 tarihli yetki kanunuyia yargı mensuplarının özlük haklarında değişiklik yapmak üzere kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini elde etmiş oiması sayılabilir.