Aşı, enfeksiyon yapıcı bir organizmadan elde edilen ve vücuda verildiğinde bu organizmaya karşı antikor üretimini başlatarak, organizmanın yol açabileceği hastalığa karşı bağışıklık sağlayan madde. Aşılar hem bakterilerden, hem virüslerden üretilebilir, ancak virüs hastalıklarındaki koruyucu etkileri çok daha yüksektir. Aşı üretimi için canlı ya da ölü organizmalar kullanılabilir, ama canlı aşılar genellikle daha etkilidir.
İlk aşıyı 1798’de İngiliz hekimi Edward Jenner uygulamıştır. Jenner, inek çiçeği virüsünün insanlara aşılarıdığırıda, çiçek hastalığına karşı sürekli bir koruma sağladığını gözlernlemişti. 19. yüzyıl boyunca yeni aşılar bulmak için etkin araştırmalar yapıldı. 20. yüzyıl ortalarında antibiyotiklerin kullanıma sunulması bakterilerden üretilen aşılara karşı ilgiyi azalttıysa da, daha sonra, bakterilerde antibiyotiklere karşı direnç oluştuğunun anlaşılması üzerine bakteri aşıları da yeniden önem kazandı. 1970’lerde, domuz gribine karşı kullanılan koruyucu aşıların yol açtığı ters tepkiler bazı aşilara karşı halkın isteğini ve güvenini kırdıysa da, daha önceki yıllarda çok büyük boyutlara ulaşan birçok hastalığın denetim altına alınmasında aşıların yararı yadsınamaz. Aşılamayla çiçek hastalığı tümden yok edilmiş, çocuk felci, difteri, boğmaca, kızamık ve kızıl aşılarının yaygınlaşrnasıyla gelişmiş ülkelerde bu hastalıklar büyük ölçüde denetim altına alınmıştır. Grip, kuduz, tifüs ve başka bazı hastalıklara karşı geliştirilmiş olan aşılar ise, genellikle, yalnız hastalığa yakalanma olasılığı yüksek olan kesimlere uygulanır. Son yıllarda, pnömokok ve meningokok türünden bakterilere karşı, araştırma amacıyla üretilen aşılar üzerindeki deneyler sürdürülmektedir.
Aşılar genellikle üç ayrı yöntemle uygulanır: Doku içine enjeksiyon (kızamık aşısı); sindirim kanalından emilimi sağlamak için ağızdan uygulama (çocuk felci aşısı) ve çizilmiş deri yüzeyinden uygulama (çiçek aşısı).