Kimya Mühendisliği, malzemelerin fiziksel ve kimyasal olarak dönüştürülmesine yönelik işlemlerin geliştirilmesini ve bu işlemlerin gerçekleştirileceği tesislerin tasarımını ve işletilmesini konu edinen mühendislik dalı.Kimya mühendisliği binlerce yıl önce alkollü içkilerin mayalandığı, damıtıldığı vetuzlu suların buharlaştırıldığı işlemlerle başladı. Ama çağdaş kimya mühendisliği 19.yüzyılın ikinci yarısında kimyasal maddelerin büyük ölçekte üretilmeye başlamasıylaortaya çıktı ve sürekli üretim yapan büyük fabrikaların tasarımlanması ve işletilmesine yönelik bağımsız bir disiplin olarak gelişti.
19. yüzyıl ortalarında kimyasal maddeler, küçük imalathanelerde basit işlemlerle üretilirdi. Bu maddelere duyulan gereksinirninartması, işlemlerde açığa çıkan zararlı atıkların çevreyi kirletmesi ve farklı üretim teknikleri arasındaki rekabet yatırımcıları daha verimli işlemler aramaya yöneltti. Öteyandan geniş ölçekli üretime yönelik olarak küçük işletmelerin kaynaklarını birleştirmesiyle de imalathanelerden bilime dayalı sanayiye geçildi.
Bu büyümeyle birlikte üretim süreçlerinibilen ve sanayi kimyacısı ya da kimya teknolojisi uzmanı denen kimyacılara gereksinim doğdu ve 1900’lere gelindiğinde kimya mühendisi tanımı yaygınlaşmaya başladı.191O’lardan sonra büyük ölçüde gelişmeyebaşlayan kimya sanayisi, bugün olduğu gibiiki farklı yol izledi. Bunlardan biri, hammaddesi kömüre dayalı sanayiler olmaküzere Batı Avrupa’daki kimya sanayilerinin izlediği yol, öteki ise başlangıcı Kuzey Amerika’daki petrol arıtma sanayisine dayalı kimya sanayilerinin geliştiği yoldur. Avrupa’da kimya sanayisi bakır, pirinç vekurşun tepki me kaplarının yapılmasıyla gelişmeye başladı ve I. Dünya Savaşı sırasındaöteki sanayi dalları ile birlikte hızla yaygınlaştı. O dönemde başta Almanya olmaküzere pek çok ülke kimyasal maddeleri dışarıdan sağlayamadığından kendi kimya sanayilerini kurmak zorunda kaldılar.
Avrupa’da sanayinin bu denli yaygınlaştığı bir dönemde Kuzey Amerika’da da motorlu taşıtlar için petrol kökenli ürünlere duyulan gereksinim artıyordu. Bu hızlı talep artışı tümüyle yeni teknolojilerin ve fabrikaların kurulmasına yol açtı. Bu yeni teknolojiler ogünlerde petrol arıtma sanayisi bulunmayan Avrupa’nın ilgisini pek fazla çekmedi. Kimya sanayisinin iki dünya savaşı arasındayavaş bir büyüme göstermesine karşılık, II.Dünya Savaşı sırasında Kuzey Amerika kökenli teknoloji hızla gelişti ve Kuzey Amerika’da hammaddesi petrole dayalı yapay kauçuk, yapay elyaf ve plastik gibi maddelerin üretildiği büyük bir ikincil kimya sanayisi doğdu. Bu dönemde sanayisikömüre bağlı olan Avrupa’da yalnızca inorganik ve genel amaçlı kimyasal maddeler üretiliyor ve tümüyle farklı kimya mühendisliği teknikleri uygulanıyordu. Ama 1950’lerden sonra bu iki farklı yol birleşti.
Bütün mühendislik dallarında olduğu gibi kimya mühendisliği de araştırma ve geliştirme, tasarım, tesisin kurulması, işletme,satış ve yönetim olmak üzere altı ana etkinlik alanına ayrılır. Bu etkinliklerin birkaçı çoğunlukla birbirinin içine girer.Başlangıçta kimya mühendisleri genellikle kimyacı ya da makine mühendisi olarak eğitilirdi ve mesleğin öbür kavramlarını işteki deneyimlerle kazanırlardı; gerçek anlamda kimya mühendisliği eğitimi 1940’lardan sonra başladı.
Bir kimya mühendisi bu alanda kullanılankimya, fizik ve matematik gibi üç anakonuda iyi yetişmiş olmalı, ayrıca sanayi iktisadını bilmeli ve dünyadaki hammadde kaynakları, ürünlerin dünya piyasasındaki yeri gibi konularda bilgi sahibi olmalıdır. Ayrıca kimya mühendisleri yalnızca bir kimyasal tepkimenin gelişimiyle değil, amaaynı zamanda sıcaklığın ve basıncın kimyasal dengeye, katalizörlerin tepkime hızına etkileri gibi konularla da ilgilenirIer. Kütle aktarırnı, ısı aktarımı, momentum aktarımı gibi temel yasalara bağlı olan kanşma buharlaşma, damıtma, kristalleşme, özütleme, süzme, kurutma gibi işlemler de kimya mühendisliğinin kapsamındadır. Bir kimya tesisindeki birim işlemlerin sayıca az olmakla birlikte son derece karmaşık olması,işlem koşullarının değişkenliğinden kaynaklanır. Bir entegre kimya tesisinin temelbirim işlemlere göre bölünmesi ve üretimdeyer alan kimyasal tepkimelerin polimerleşme, esterleşme, nitratlama gibi birim süreçlere ayrılması, kimya mühendisliği çalışmalarını rasyonelleştirmiştir. Sayısal bilgisayarların gelişmesi de çok zaman alan tasarım hesaplarının hızla yapılmasını olanaklı kıldığından, sanayi sürecindeki optimum koşullar en doğru biçimde belirlenmekte, enerji kaynağı, tesis yerleşimi ve çevreetkenleri gibi parametrelerin değişimleri doğru olarak tahmin edilerek en uygun kombinasyon seçilebilmektedir.
Kimya mühendisliğinin temel ilkeleri kimya sanayisinin dışındaki üretim süreçlerindede geçerli olduğundan, kimya mühendislerinin çalışma alanlan çok çeşitlidir; kimya mühendisleri plastik, polimer ve yapay elyaf üretiminde, kağıt sanayisinde, gıda sanayisinde, ilaç sanayisinde ve nükleer yakıt sanayisinde de görev alırlar.
Türkiye’de kimya mühendisliği, Türkiye’de kimya eğitimi I. Dünya Savaşı sırasındabaşladı. 1914’te savaşa giren Osmanlı Devleti, 1900’de açılmış olan Darülfünun-ı Şahane’de büyük bir yenileştirme yapmakamacıyla Almanya ve Avusturya-Macaristan’dan temel bilim, felsefe ve edebiyat alanlarında 4050 kadar doçent ve profesör getirtti. Kimya dalında Almanya’dan getirtilen profesör Amdt (inorganik ve analitikkimya), Hoesch (organik kimya) ve Fester(sanayi kimyası) o güne kadar tabiiye şubesinde okutulan kimyayı ayınp sanayi kimyacısı yetiştirmek amacıyla Kimya Enstitüsü’nü kurdular. Enstitü ilk mezunlarını 1918’de verdi.1933’te .İstanbul Darülfünunu’nun yerine açılan İstanbul Üniversitesi’nde (İÜ),1937’de kimya öğrenimi süresi dört yıl açıkanldı ve İÜ Fen Fakültesi’nde bu öğrenimi yapanlara kimya mühendisi diploması verildi. 1964’te İÜ Fen Fakültesi’ne bağlıbir Kimya, Yüksekokulu açıldı ve kimya yüksek mühendisliği öğrenim süresi beş yıla çıkanldı; 1967’de de bu okul Kimya Fakültesi oldu. 1943’te Ankara Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi, 1955’te Ege Üniversitesi, 1963)e Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Kimya Mühendisliği Bölümü, İstanbul Teknik Üniversitesi(ITU) Kimya Fakültesi, 1967’de Hacettepe Üniversitesi Kimya Fakültesive 1972’de Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Kimya Fakültesi açıldı. Robert Kolej Yüksek okulu MühendislikFakültesi’nde de 1958’de kimya mühendisliği eğitimine başlanmış, daha sonra 1971’de bu yüksek okul Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) olmuştur. Aynca 1961-70 arasında İstanbul, Ankara, İzmir ve Eskişehir’de özel kimyamühendisliği okullan açıldı ve daha sonrabu okullar devletleştirildi, Bugün Türkiye’deki 27 üniversitenin çoğunda kimya mühendisliği eğitimi veren fakülteler bulunmaktadır.