15.4 C
İstanbul
Çarşamba, Kasım 20, 2024

İletişim

Gebelikteki Beslenme Şeklinin Çocuk Sağlığına Etkileri

Gebelikteki Beslenme Şeklinin Çocuk Sağlığına Etkileri:Beslenmenin, bebeğin büyüme ve sağlığı üzerindeki etkisini incelemek için önce fetüsün büyüme ve gelişmesini özetlemek yerinde olur. Biyolojik denemelerle fetüsün büyüme devreleri üzerinde bilgi toplanmaktadır. Embriyonun ilk haftası hücre bölünmesi ile ilgilidir.

İkinci hafta ile sekizinci hafta arasında doku farklılaşmaları hızla devam ederek embriyo şekillenmeye başlar. Sekizinci haftada fetüs ortalama 1 gm. ağırlıkta ve 2,5 cm boyundadır. Üçüncü ayın sonunda fetüsün cinsiyeti belli olur. İkinci üç aylık devrede fetüs süratle büyür ve bazı fonksiyonları belirlenir. Altı ayın sonunda fetüs ortalama 1000 gm. ağırlıkta ve 35 cm. boyundadır. Dolaşım sistemi 8-12 nci haftada belirlenir. Plesanta yolu ile anne kanı fetüsü dolaşır. Besin öğeleri bu yolla fetüse ulaşır. 18 inci haftada solunum görülür. Yalnız solunum 28 inci haftaya kadar yaşamı sürdürmeye yeterli değildir.


gebeiktebeslenme                 gebeikte beslenme

Sindirim sistemi ile ilgili olarak, safra 12 nci haftada oluşur. Bunun arkasından sindirim enzimlerinin oluştuğu görülür.
Sinir sisteminin çalışması, ilk 8 inci haftada görülür. Fetal yaşamın ikinci yarısında beyin süratle büyür. Beyin hücrelerinin 2/3’ü doğumdan önce oluşur. Geriye kalan 1/3’ü doğumdan sonra ilk üç yıl içinde çoğunlukla tamamlanır.

Plasenta, anne ile fetüs arasında öğelerin geçişini sağlar. Bu geçiş işleminde plasenta yarı geçirgen bir özelliktedir. Antikor ve besin öğelerinin fetüse kolay geçişine karşılık bakteri ve virüsün geçişine karşı plesanta güçlük gösterir.
Çocuklarda doğuştan gelen anormal1iklerin genetik etmenler yarıında çeşitli çevresel nedenleri vardır. Bu nedenlerden biri annenin geçirmiş olduğu hastalıklardır. Örneğin, gebeliğin nk üç ayında annenin geçirdiği kızamıkcığın bebeğin katarakt, kalp yetmezliği, sağırlık ve geri zekalılık gibi bozukluklarla doğmasına yol açtığı kesin olarak saptanmıştır. Diğer bir çevresel etmen gebelikte annenin kullandığı ilaçlardır. Örneğin, Thalidomidenin fetüste anormalliklere yol açtığı raslantı sonucu ortaya konmuştur.

Gebe kadının beslenmesinin fetüsün gelişimine etkileri üzerinde 1930 yıllarında başlayan araştırmalar son yıllarda yoğunlaşmıştır. Laboratuvar hayvanları üzerinde yapılan araştırma sonuçları, gebelikte kısıtlanan çeşitli besin öğelerinin (vitamin A, çinko, riboflavin, manganez, folik asit, protein ve v.b.) çeşitli konjenital bozukluklara yol açtığını açık olarak göstermiştir.

Son yıllarda yapılan bir araştırmada, genellikle yetersiz ve dengesiz beslenmiş maymunlardan doğan yavrularda doğduktan sonra iyi beslendikleri halde fetal yaşamda oluşan beyindeki biyokimyasal değişikliklerin düzelmediği görülmüştür. Bu araştırmalar yetersiz ve dengesiz beslenmenin yalnız bedeni sağlığı değil zeka gelişimini de etkilediğini işaretlemektedir.

Bu araştırmalardan edinilen bilgiler, insanvar üzerinde çeşitli şekilde incelenmiştir. İngiltere’de yapılan bir araştırmada konjenital bozuklukla doğan bebeklerin annelerinin %65’inde folik asit yetersizliği belirtileri görülmüştür. Normal doğum yapan annelerin ancak %17’sinde bu tip belirtilere rastlanmiştır.” Afrika ve Asya’da yapılan çeşitli araştırma ve gözlemler, A vitamini yönünden yetersiz beslenen gebe kadınlardan doğan çocukların myopia’ya daha duyarlı olduklarını, ayrıca doğumda yeterli A vitamini deposu olmadığı için doğduktan sonra dengeli beslenme sağlanmadığı takdirde bu çocukların Avitamini yetersizliği hastalıklarina daha kolay yakalandıklarını işaretlemektedir. Ayrıca gebelikte gerekenin çok üstünde alınan A vitamininin de konjenital bozukluğa yol açtığını belirten raporlar vardır.
Gebe kadının diyetinde iyodun yetersiz oluşunun yine anormal karakter taşıyan çocukların doğumuna yol açtığını bildiren raporlar da vardır.”

Gebelikteki beslenme ile beyin gelişimi dolayısı ile mental gelişim arasındaki ilişkiler son yıllarda araştırıcıların üzerinde durduğu konudur. Yetersiz beslenen gebe kadınlardan doğan prematüre sayısı normal beslenenlerden daha çok olmaktadır. Yapılan bazı gözlemlerde prematüre doğanlar arasında mental geriliğin daha sık görüldüğü belirtilmektedir.
Gebe kadının beslenmesinin doğan çocuğun sağlığı üzerindeki etkisini inceleyen bir araştırmada” yeterli ve dengeli beslenen kadınlardan doğan çocukların %94’ünün sağlık durumu iyi, %3’ünün orta ve %3’ünün de kötü olduğu görülmüştür. Bunun yanında yetersiz ve dengesiz beslenen kadın grubundan doğan çocukların %67’sinin kötü, %25’inin orta ve %8’inin iyi sağlık koşullarında olduğu saptanmıştır. Beslenme durumu iyi ile orta arasında olan kadınların çocukları arasında, iyi olanların oranı %50, orta olanların % 44, kötü durumda olanların oranı ise %5 olarak bulunmuştur.

Bütün bu raporlara göre gebelikte yetersiz ve dengesiz beslenen kadın gruplarında ölü doğumların. prematüre ve korılenital bozuklukla doğanların, doğumda kötü sağlık koşullarında olan bebeklerin sayısı yeterli ve dengeli beslenen kadın gruplarından daha çoktur. Ayrıca gebelikteki yetersiz ve dengesiz beslenmenin doğan bebeğin beyin gelişimini etkilediği görüşünü destekleyen araştırma verileri de gittikçe çoğalmaktadır. Ancak yetersiz ve dengesiz beslenen bütün kadınların çocuklarının sağlıksız olduğunu söylemek doğru değildir.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Benzer İçerikler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

17,204BeğenenlerBeğen
3,912TakipçilerTakip Et
13,900AboneAbone Ol
- Advertisement -spot_img

Son Yazılalar