11.4 C
İstanbul
Çarşamba, Kasım 20, 2024

İletişim

Pasif Direnme

Pasif Direnme, şiddete ya da etkin muhalefet yöntemlerine başvurmadan, yönetimin ya da işgalci gücün isteklerine ya da buyruklarına uymayı reddetme. Genellikle yönetimi ya da işgalci gücü belirli hakları vermeye zorlama amacını taşır. Afrika ve Hindistan’daki milliyetçi hareketlerin, ABD’de Siyahların medeni haklar hareketinin ve çeşitli ülkelerdeki işçi hareketleri ile savaş karşıtı hareketlerin başlıca taktiği ve felsefesi olmuştur.

Pasif Direnme

Pasif direnme, kurulu sistemi bir bütün olarak reddetmekten çok, yasaları sembolik ya da biçimsel düzeyde çiğnemeyi içerir. Bu eyleme girişenler. sistem içinde kalarak değişim sağlama yolunun kapalı ya da tıkalı olmasından hareketle, davranışlarının meşruluğunu yasaları aşan daha üstün bir ilkeye dayandırırlar. Ama hem direnişçiler, hem de kamuoyu eylemin yasalara göre bir suç oluşturduğunu ve cezayla karşılanabileceğini bildiğinden, pasif direnme bir protesto işlevi görür. Eyleme katılanlar cezaya boyun eğerek yönetimi ya da parlamento çoğuuluğunu anlamlı bir değişime yöneltecek ahlaki bir örnek oluşturmayı umarlar. Bu ahlaki örnek oluşturma kaygısından dolayı, yasadışı eylemin şiddetten uzak ve barışçılolmasına özen gösterirler. En yaygın başvurulan oturma eylemi gibi pasif direnme biçimlerini bastırmada genellikle şiddet kullanılması, ılımlı ve tarafsız çevrelerin de göstericilere sempati duymasını sağlar.

Pasif direnme felsefesine ve pratiğine karşı çeşitli eleştiriler yöneltilmiştir. Radikal çevrelere göre pasif direnme var olan siyasal yapıyı kabullenmektir. Buna karşılık, tutucu düşünce akımları pasif direnmenin mantıksal uzantısının anarşi ve bireye istediği zaman istediği yasayı çiğneme hakkını tanımak olduğunu öne sürerler. Eylemcilerin kendileri de pasif direnmeyi bütünsel bir toplumsal değişim felsefesi ya da öbür araçlardan yoksun kalındığında başvurulacak bir taktik olarak görme noktasında ikiye ayrılırlar.

Pasif direnmenin felsefi kökleri Batı düşüncesinde çok derinlerde yatar. Cicero, John Locke, Thomas Jefferson ve Henry David Thoreau gibi düşünürlerin hepsinde pasif direnmeyi yüce ahlak ilkelerine uygun ve haklı bir eylem biçimi olarak yorumlayan bir yaklaşım görülür. Pasif direnmeye çağdaş bir içerik kazandıran kişinin ise Mohandas Gandhi olduğu kabul edilir. Doğu ve Batı düşüncesinden yararlanarak satyagraha (şiddete başvurmaksızın direnme) felsefesini geliştiren Gandhi, önce 1906’da Güney Afrika’da Transvaal’da, daha sonra Hindistan’da bu felsefeye dayalı pasif direniş eylemleriyle eşitlik ve özgürlük mücadelesine öncülük etti. ABD’de Siyahların Gandhi örneğinden esinlenerek giriştiği medeni haklar hareketi de 1950’lerden 1970’lere değin pasif direnme taktiklerini ve felsefesini benimsedi. ABD’de en iyi ifadesini Martin Luther King’in öğretisinde bulan pasif direnme, çeşitli topluluklarca da protesto taktiği olarak kullanıldı.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra Nürnberg” savaş suçlularının yargılanmaları sır; bir bireyin belirli koşullarda ülkesinin yasalarını çiğnememekten dolayı sorumlu tutulabileceği yolundaki kararlarla pasif direnme ilkesi de uluslararası hukuk arasında kabul gördü.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Benzer İçerikler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

17,204BeğenenlerBeğen
3,912TakipçilerTakip Et
13,900AboneAbone Ol
- Advertisement -spot_img

Son Yazılalar