Güçler dengesi, devletin değişik organlarının, özellikle de yasama ve yürütmenin, yetkilerini dengeleyecek biçimde düzenlenmesine ve bu organların iktidarı paylaşmasına dayanan yönetim ilkesi.
Güçler dengesi, daha çok Batı tipi anayasal yönetimlerde uygulanır. ABD’de bu ilke, “denetim ve denge” (checks and balances) kavramıyla dile getirilir. Güçler ayrılığının öbür yüzü ve tamamlayıcısı olan güçler dengesi ilkesi, parlamenter rejimilerde parlamentonun hükümeti güvensizlik oyuyla düşürmesi, buna karşılık yürütmenin de parlamentoyu feshedebilmesi gibi karşılıklı silahlarla sağlanmaya çalışılır. Başta Ingiltere olmak üzere Batı Avrupa demokrasileri bu modeli benimsemişlerdir. Güçler ayrılığı ilkesinin katı biçimi olan başkanlık rejiminde ise (özellikle ABD’de), yasama ve yürütmenin bu türden karşılıklı silahları yoktur; bu organlar arasındaki hukuki denge, bunların seçilmeleri ve işleyişlerinde birbirlerinden bağımsız tutulmalarıyla sağlanmaya çalışılmıştır. ABD’deki güçler dengesinin somut öğeleri arasında başkanın yasaları veto etme yetkisi (Kongre üçte ikilik bir oy çoğunluğu ile bu vetoyu geçersiz kılabilir) ve Kongre’nin yargı yoluyla görevden alma (impeachment) mekanizmasını işleterek başkanı görevden alabilme yetkisi bulunur. Ayrıca yürütmenin bazı atamalarının ve antlaşmaların da Senato’nun onayından geçmesi gerekir. Üçüncü güç durumundaki yargı ise, yasama-yürütme dengeleri nasıl tasarlanmış olursa olsun, bütün Batılı demokratik rejimlerde bağımsız bir organ olmanın sağladığı olanaklarla bir denge rolü oynar; özellikle de yürütmeyi hukuk sınırları içinde kalmaya zorlayan bir işlev görür. Yargı organının güçler dengesi açısından oynayabileceği farklı rol, yasaların anayasaya uygunluğunun yargısal denetiminin kabul edilip edilmemesi noktasında ortaya çıkar.
Otoriter ya da totaliter rejimierde güçler dengesi hukuki olmaktan çok fiili biçimde ortaya çıkabilir; ordu, devlet bürokrasisi, devlet başkanı gibi temel güçler arasındaki kuvvet dengelerinin bir ürünü olarak belirebilir.