Diğer İsimleri: Mesirotu, anison, nanahan, raziyanei-rumi.
Kökeni ve Yayılışı Şekli: Anasonun anavatanının neresi olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber; Türkiye, Ege adaları, Suriye, Kıbrıs, Mısır ve Yunanistan olabileceği tahmin edilmektedir. Bugün en çok anason üreten ülkeler arasında İspanya, Balkan ülkeleri, Güney Rusya ve Türkiye bulunmaktadır. Anason, çok eski zamanlardan beri bilinen ve ağrı dindirici, ısıtıcı, solunumu kolaylaştırıcı özellikleri dolayısıyla da tarımı yapılan bir kültür bitkisidir.
Bitkinin Özellikleri: 30-60 cm boyunda, bir yıllık otsu bir bitkidir. İğ gibi ince nazik kökleri ile toprak üstünde dik duran ve üzeri kısa tüylerle örtülmüş bir gövdesi vardır. Alt yaprakları iri dişli, küçük böbrek şekilli veya kalpvaridir. Gövdenin orta kısmındaki yapraklar üç bölümlü, tabanı ray şekillidir. Bitkinin üst kısmındaki yapraklar ise uzun kınlı, 3-5 parmakvari bölümlü ve sapsızdır. Gövdenin uç kısmında bulunan tüm yapraklar sapsızdır.
Çiçekleri küçük, beyaz renkli ve bir sap üzerinde toplanmıştır. Meyveleri sarımtırak-beyaz, yumurta şekillidir. Temmuz ayında çiçek açar ve meyvesi Ağustos ayında olgunlaşır.
İçerikleri: Meyvelerindeki en önemli etken madde, uçucu yağıdır (%1.5-3.5). Uçucu yağın terkibinde; %80-90 oranında anethol bulunur. Anethol’den başka %10 kadar metilkavikol, anis aldehyde ve paramethoyphenyl aceton; meyvesinde ise %10-20 oranında sabit yağ vardır. Bitkide çok sayıda mineral de mevcuttur. 100 g’ında bulunan minerallerden bazıları Ca, (13.6 mg), Fe (0.8 mg), Mg (3.6 mg), P (9.3 mg), K (30.3 mg), Na (0.4 mg) ile eseri miktarlarda Zn, Cu, Mn, Se ‘dir. Ayrıca, vitaminlerden C vitamini (0.4 mg), tiamin (0.01 mg), riboflavin (0.01 mg), niasin (0.1 mg), pantatonik asit (0.02 mg), B6 vitamin (0.01 mg), Avitamini (6.5 mg) ve E vitamini (0.02 mg) vardır. Toplam yağ asitleri ise 0.01 mg’dır.
Kullanım Önerileri: İlaç maksadıyla, tam olgunlaşmamış meyvelerinden ve yapraklarından istifade edilir. Meyveleri hoş kokuludur. Antiseptik, antispazmodik, expektorant, sitimülant (uyarıcı), karın ağrılarını kesici, mideyi rahatlatıcı, anne sütünün artırıcı, bronşite karşı koruyucu, idrar söktürücü özelliklerinden yararlanılır.
İçerdiği uçucu yağından dolayı dahilen kullanılır. Hazırlanan infüsyon çayı; midevidir, iştahı açar, hazmı kolaylaştırır, sindirim sistemini uyarır, mide bulantısını keser (hamilelerin tiksinmesini önler), bağırsak kolitlerini öldürür, mide ve bağırsak gazını söktürür (Frenk kimyonu daha etkilidir), susuzluğu giderir, rahim, akciğer, dalak, mesane tıkanıklığını açar, göğsü yumuşatır, meniyi artırır, yeni bebekli annelerin sütünü artırır, yorgunluğu alır, sinir sistemine etki ederek vücudu rahatlatır-gevşetir, uyku vererek uykusuzluğu giderir, balgam söktürür, kramp çözer, kusmayı önler, adet kanını ve idrarı artırır, ishali keser, migren ve romatizma ağrılarını dinirdir. Tohumu yakılarak elde edilen tütsüsü, baş ağrısı ve baş dönmesini giderir, cinsel gücü artırır, cilde canlılık ve güzellik verir. çayı aynı zamanda, kan yapar, ağız kokusunu giderir, astım, bronşit ve nefes darlığında, öksürük ve kalp çarpıntısı rahatsızlıklarında rahatlama sağlar, yaşlılarda göğüs sarkınasım önler, genç kızların göğüslerinin büyümesini-irileşmesini sağlar, bronş it ve öksürüğe iyi gelir, kalp çarpıntısını giderir, kadınların beyaz akıntısını keser, kan dolaşımını düzenler, böbrek taşını düşürmeye yardımcı olur, sürekli içilmesi halinde kadınların hamile kalmasını sağlar. Hazmı kolaylaştırır. İştahsızlığı giderir. Çayın %1-2’lik infüsyonu, yetişkinler tarafından yemeklerden evvel birer bardak içilir. Bebeklere içirilecek çay, yemeklerden önce veya süte ilave edilerek verilmelidir.
Anason, yüksek dozda alındığında baş ağrısı, uykusuzluk, görme zorluğu yapar. Sürekli kullananlarda anisizm hastalığına sebep olur. çayı, bilhassa çocuklara uyku vermede, midede oluşan gazları gidermede çok faydalıdır (bebekler için bir çay kaşığı tohum bir bardak su). Yemeklerden önce veya süte katılarak bir kaç çay kasığı verilir. Büyükler, %1-2’lik çayından günde 2-3 bardak alabilir.
Çayına, karbonat ilave edilerek mide ekşimeleri giderilir. Uçucu yağı, vazelinle birlikte, bitlere karşı insektisit olarak kullanılır.
Anason + rezrene + frenk üzümü karışımına ait çay, iştahsızlığı önler, mide-bağırsak şişliğini giderir. Anason + ebegümeci + öksürükotu karışım çayı ise bronşiti önler.
Anason esansı, anason veya yıldız anasonu meyvelerinden elde edilen bir uçucu yağdır. Anason esansı, iyi bir sinir sistemi uyarıcısıdır. Bu nedenle bir çok ilacın terkibinde yer almaktadır. Esans çok yoğun olduğundan, bir kesme şeker üzerine 2-10 damla damlatılarak alınır. Yüksek dozları, önce hafif bir sarhoşluk verse de daha sonra derin bir uyku verir.
Anason yağı, meyveden su buharı yoluyla elde edilir. Renksiz, lekesiz, karakteristik kokuludur.
Hamur ürünlerinde (ekmek, kek, kurabiye, çörek, bisküvi vd.), bazı yemeklerde (kabak, patates, havuç vd.), şekerleme, çorba, meyve, sos, peynir, turşu ve baharat karışımlarında kullanılır. Taze yeşil yapraklarına, salata, et ve çorbalarda yer verilir. Gıda, eczacılık, kozmetik ve parftimeri sanayinde de kullanılır.
Modern tıpta, meyvesinin tozundan, dernleme ve uçucu yağından, göğüs eliksiri, benzoy tineturası terkibinden solunum yolları iltihabında, bronşitlerde yumuşatacı ve balgam söktürücü olarak kullanılır. Yağı, vomiting, seiuzires, pulmonary edema ve cildi nemlendirici özelliğinden haricerı faydalanılır.
Meyvelerinden hazırlanan preperatlar aynı zamanda kronik mide-bağırsak hastalıklarında ve midede hazım işlerini kolaylaştırıcı olarak istifade edilir.
Not: Nadir de olsa, deri, solunum yolları ve sindirim sisteminde alerjik etkiler gösterir. Hamileler ve adet gören kadınlar, bu dönemleri içerisinde kullanmazlar. Sürekli kullananlarda “anisizrn” hastalığına rastlanır. Yüksek dozda kullanımı, baş ağrısı, uykusuzluk, görme zorIuğu yapar.
Yanlış bir uygulama: Anadolu’da, bebeklerin karın ağrısı, hazıın bozukluğu, gaz çıkarma ve uykusuzluk sorunlarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Uygulama, çayı içilerek olduğu gibi bir çıkın-torbanın içerisinde bebeğin baş ucuna konarak da yapılabilir. Bu tür uygulama, bebeğin sinir sistemi, beyin ve kas gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Oysa bebeğin huzursuzluğuna katlanmak, ileride olabilecek zihinsel veya bedensel özürlü bir bebek sevmekten daha az bir olumsuzluktur.