Biliş bireyin zihin yoluyla dünyayı anlamaya, anlamlandırmaya çalışmasıdır. Bu görüşteki psikologlar, davranışların daha çok zihinsel süreçlere dayandığını savunurlar. Gestalt psikolojisi bilişsel psikolojinin öncüsü olmuştur. Daha sonra Piaget, Bruner ve Ausubel gibi psikologların yaptığı araştırmaların katkılarıyla gelişerek, bilişsel yaklaşım adını almıştır. 1960’larda Bütünselcilik (Gestalt) görüşü olarak ortaya çıkan bu yaklaşım, öncekilerin parçacı yaklaşımını eleştirmektedir. Bu görüşteki psikologlar, davranışların tek tek öğelerle değil, bir bütün olarak ele alınması gerektiğini savunmuşlardır. Böylece psikolojiye, hem açık olarak gözlenebilen davranışların hem de duygu, düşünce gibi içsel nitelikteki zihinsel süreçlerin bilimi olma niteliğini kazandırmıştır.
İnsanı edilgen bir varlık olarak değil, uyarıcıları seçerek algılayan, işleyen etkin bir sistem olarak görürler, diğer bir deyişle birey öğrenme için çaba göstermelidir. Davranışları biçimlendiren bilişsel süreçlerdir. İnsanın dış dünyayı nasıl içselleştirdiğini anlamaya çalışırlar. Kişinin kendisi hakkındaki algılarını, içinde yaşadığı fiziksel ve sosyal çevrenin belirlediğini vurgularlar. Bu görüşe göre birey, yeni uyarıcıları eski bilgileriyle karşılaştırarak öğrenir. Öğrenmenin gerçekleşmesi için, bireyin gelişim aşamalarını tümüyle tamamlamış olması gerekir.