12.5 C
İstanbul
Cumartesi, Kasım 9, 2024

İletişim

Demokrasi Nedir?

Demokrasi (Yunanca demos: “halk” ve kratas: “iktidar”) sözcük anlamıyla halk iktidarı.

Çağdaş kullanımda terimin birkaç farklı anlamı vardır;
1) Genellikle doğrudan demokrasi olarak bilinen ve siyasal karar alma hakkının, çoğunluk yönetimi usulleri çerçevesinde hareket eden bütün yurttaşlar topluluğu tarafından doğrudan kullanıldığı hükümet biçimi;

2) Temsili demokrasi olarak bilinen ve yurttaşların aynı hakkı kişisel olarak değil, seçtikleri, yurttaşlara karşı sorumlu temsilciler aracılığıyla kullandıkları hükümet biçimi;

3) Genellikle bir tür temsili demokrasi olan ve liberal ya da anayasal demokrasi olarak bilinen bütün yurttaşların ifade ve dinsel inanç özgürlüğü gibi bazı bireysel ve toplu haklarını güvence altına almak üzere çoğunluk iktidarının belirli anayasal kısıtlamalar çerçevesi içinde uygulandığı hükümet biçimi;

4) Toplumsal ve ekonomik farklılıkları, özellikle de özel mülkiyetin eşitsiz dağılımından doğan farklılıkları en aza indirmeye yönelen bir siyasal ya da toplumsal sistem. Toplumsal ya da ekonomik demokrasi olarak bilinen bu sonuncu sistemde siyasal işleyiş ilk üç anlamıyla “demokratik” olınayabilir.

İlk demokrasi uygulamalarının görüldüğü Eski Yunan kent-devletlerinde (polis) yasama organı bütün yurttaşların katılımıyla oluşuyordu. Kent nüfusunun çoğu zaman 10 bini aşmaması ve kadınlarla kölelerin siyasal haklardan (yurttaşlıktan) yoksun olmaları böyle bir sistemin işlemesine olanak veriyordu. Yurttaşlar çeşitli yürütme ve yargı görevlerine getirilebilirlerdi. Bu görevlerin bir bölümü seçim, bir bölümüde kura yoluyla üstlenilirdi. Güçler ayrımı yoktu. Bütün görevliler yasama kadar yürütme ve yargı konularında da yetkili kılınmış olan halk meclisine karşı sorumluydular.

Kısa ömürlü Yunan demokrasisinin çağdaş devlet uygulamaları üzerindeki doğrudan etkisi önemsizdir. Demokrasi uygulamasında da Yunan kent devletinin çöküşüyle çağdaş anayasacılığın yükselişi arasında 2 bin yıllık bir boşluk olmuştur.

Çağdaş demokrasi anlayışı büyük ölçüde ortaçağ Avrupa’sının düşünce ve kurumlarınca biçimlendirildi. Bunların en önemli lerinden biri tanrısal, doğal ve geleneksel hukukun iktidarın kullanımını sınırladığı yolundaki görüş, bir başkası ise vergi koyma hakkı da içinde olmak üzere hükümdarların farklı züınrelere ya da gruplara danışarak politikalarına onay sağlamaya çalışmalarıydı. Bu zümre ya da grup çıkarlarının temsilcilerinin bir araya gelmeleriyle çağdaş parlamentoların ve yasama meclislerinin temeli atıldı. Köklü düşünsel ve toplumsal gelişmeler, özellikle de Aydınlanma, Amerikan Bağımsızlık Savaşı ve Fransız Devrimi sırasında doğan doğal hak ve siyasal eşitlik kavramları bu meclislerin ortaya çıkışında önemli roloynadı.

Genel oy ve serbest seçimle işbaşına gelen temsili parlamentolar 19. ve 20. yüzyıllarda demokratik yönetimlerin vazgeçilmez kurumları oldu. Aynı dönemde Batı demokrasisi seçimlerde rekabet, ifade ve basın özgürlüğü ile hukukun üstünlüğü ilkelerinide içermeye başladı.

Sosyalist sistemlerin demokrasi tanımı ise oldukça farklıdır. Batılı ölçütlerin geçerli olmadığı halk demokrasileri ya da halk cumhuriyetlerinde yöneticiler genellikle partilerarası yarışma olmaksızın tek bir partinin aday listesinden seçilirler. Bu sistemler, üretim araçlarındaki ortak mülkiyetin halk iradesinin gerçekleşmesi için yeterli temeli oluşturduğu görüşüne dayanır.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Benzer İçerikler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

17,204BeğenenlerBeğen
3,912TakipçilerTakip Et
13,900AboneAbone Ol
- Advertisement -spot_img

Son Yazılalar