Eski Anadolu Dilleri, ESKİ KÜÇÜK ASYA DİLLERİ olarak da bilinir, Anadolu’da İÖ 3 binyıldan İS ilk yüzyıllara değin konuşulan, bir bölümü Hint-Avrupa dil ailesi içinde yer alan diller. Zamanla yerlerini Yunancaya bırakarak ortadan kalkan Eski Anadolu dilleri içinde Hint-Avrupa dil ailesine bağlı olanlar Hitit, Pala, Luvi, Hiyeroglif Luvi, Lydia, Lykia ve Frigya dilleridir. Bu dil ailesi dışında kalanlar ise Hatti, Hurri ve Urartu dilleridir. Karia, Side, Mysia ve Pisidia dilleriyle ilgili bulguların azlığı ve bu dillerin yazı sistemlerinin henüz tam olarak çözülememiş olması, hangi dil ailesine bağlı oldukları konusunda kesin bir karara varılmasını engellemektedir. Bazı dilbilimciler, Hint-Avrupa dil aitesine bağlı olmayan Eski Anadolu dillerini Ön Asya dilleri içinde ele alma eğilimindedir.
Hititçe, günümüze ulaşan zengin bulgular nedeniyle, en iyi bilinen Eski Anadolu dilidir. Hititler Kussara Krallığı döneminden başlayarak çiviyazısını, bunun yanı sıra da hiyeroglifi kullanmışlardır. Hitit diline ilişkin bilgiler, Alman arkeolog Hugo Winckler’ in 1906’daki ilk Boğazköy (Hattuşaş) kazılarında bulduğu Büyük Hitit Imparatorluğu arşivinde yer alan, çiviyazısıyla yazılmış 25 bin kadar kil tablet ve tablet parçasından edinilmiştir. Bu tabletlerde kullanılan çiviyazısı, İÖ 17. yüzyılda Alalah’ta (Tel Açana, Hatay) kullanılan yazı ile büyük benzerlik gösterir. Hititler, kendi dillerini çiviyazısına geçirebilmek için, Sümer ve Akad dillerindeki ideogramlardan yararlanmışlardır. Dilbilimcilerin Hititçeyi kısa sürede çözmelerinde, Sümer ve Akad dillerinin daha önce. çözülmüş olmasının rolü büyüktür. Bu dilin Hint-Avrupa dil ailesine bağlı olduğu, ilk kez 1902’de Norveçli Asuroloji uzmanı Jergen Alexander Knudtzon tarafından ileri sürülmüştür. Knudtzon, incelemelerini Tel el-Amarna’da bulunan iki Hititçe mektuba dayandırmıştır. Çek doğubilimci Bedfich Hrozny’nin Boğazköy’de bulunan Hitit tabletlerinin dilini çözmesinden (1917) sonra, Hititçenin HintAvrupa dil ailesinden olduğu kesinlik kazanmıştır. Hitit metinlerinin çoğu dini konularla ilgilidir (ilahiler, dualar ile mit, ayin, kehanet ve şenliklerle ilgili metinler). Ayrıca edebi, tarihsel, siyasal, yönetsel ve hukuksal metinlere de rastlanır. Büyük Hitit ımparatorluğu’nun çöküşünden sonra Geç Hitit kent kralları ve onların çağdaşı Urartu krallarının da kullandığı Hitit hiyeroglifi, Alman dil uzmanları Helmuth Theodor Bossert ve Franz Steinherr tarafından bir ölçüde çözülebilmiştir. Dilbilgisi ve sözdizimi özellikleri henüz kesinleştirilernerniş olan bu yazı dilinin, Luvi dili olduğu anlaşılmıştır. Hitit yazı sistemi, hece işaretleri (1.000 kadar) ve ideogramlardan (birkaç 100 kadar) oluşmuştur. Hititçe ad çekiminde ekler sözcüğün sonuna gelir, bazı adların başında ve seyrek olarak da sonlarında belirleyiciler kullanılırdı.
Pala dilinin İÖ 2. binyılın ikinci yarısında Anadolu’nun kuzeybatısındaki Paphlagonia’ da konuşulduğu saEtanmıştır. (Pala, Anadolu’da Kızılırmak [Halys] ile Hitit ımparatorluğu’nun batısındaki bölgenin adıdır. Pala’nın Roma dönemindeki Blaene [Paphlagonia] kenti olduğu sanılmaktadır.) Bu dilin kalıntılarına Boğazköy kazılarında rastlanmıştır. Hitit devlet arşivinde bulunan Pala diliyle yazılmış tabletlerde, Mezopotamya çiviyazısı kullanılmıştır. Bu tabletlerde Pala dilinde 190 kadar sözcük belirlenmiştir. Bir Hint-Avrupa dili olan Pala dilinin, Hitit ve Luvi dilleriyle büyük yakınlığı vardır. Pala dilinde, İlk-Hatti (ProtoHatti) dilinin özellikleri açıkça görülmektedir.
Anadolu’nun güneyinde (Kilikya, Kappadokia) ve Suriye’nin kuzeyinde konuşulan Luvi diline ilişkin bilgiler üç ayrı dönemden kalma metinlere dayanır. Bunlar, Boğazköy’de kuruları Büyük Hitit ımparatorluğu’ndan (İÖ. 1450-1200) ve Geç Hitit devletlerinden (İÖ 1200-700) kalma metinler ile İÖ y. 400-200 arasına tarihlenen anıtlar üzerindeki yazıtlardır. Luvi dili, çeşitli lehçelere ayrılır. Hiyeroglif Luvi dili, Doğu Luvi lehçesinin kardeş dilidir. Lykia dilinin ise, Batı Luvi lehçesinin bir kalıntısı olduğu sanılmaktadır. Hitit metinleri arasından bu dili ilk keşfeden E. Forrer’dir. H. T. Bossert bu dili bilimselolarak incelemiş(1944), Heinrich Otten, Boğazköy arşivindeki Luvi metinlerini yayımlamış (1953), Fransız bilgini Emmanuel Laroche da Luvi dilinin sözlüğünü hazırlamıştır”(1959).
Anadolu hiyeroglif sistemi, İÖ 18. ve 17. yüzyılların Hitit mühürleri kadar eskidir. En yeni belgelerin tarihi, İÖ 8. yüzyılın son çeyreğine değin gider. Bu belgelerin bulunduğu alan Anadolu’nun güneyine, Suriye’ nin oldukça kuzeyine ve kuzeyde Hititlerin başkenti Boğazköy’e kadar uzanır. Hiyeroglif Luvi dilinin çözülmesinde Ingiliz arkeolog ve dilbilirnci Archibald H. Sayce ve Alman asıllı doğubilimci Hans G. Güterbock’un yanı sıra Bossert’in katkısı da olmuştur.
Lydia dili, Sardes merkez olmak üzere bugünkü ızmir ve Manisa’yı içine alan bir bölgede yaygırıdı. Bu dil hakkındaki bilgilerin büyük bölümü, Lydia Krallığı’nın başkenti Sardes’ten çıkarılan, çoğu İÖ 4. yüzyıla ait mezar yazıtlarından, adaklarla ilgili belgelerden ve duvar yazıtlarından edinilmiştir. Bu yazıtlarda, bir Doğu Yunan alfabesinden türetilen Lydia yazısı kullanılmıştır. Lydia dili üzerine yapılan sözlükbilim çalışmalarından henüz kesin sonuç alınmarnış olmakla birlikte, dilbilgisi çalışmaları Lydia dilinin Hint-Avrupa dil ailesinin Anadolu alt öbeğine bağlı olduğunu göstermektedir. Bazı dilbilimciler Lydia dilini Lykia diliyle birlikte Hititlerin kullandığı HintAvrupa kökenli Pala ve Luvi dilleriyle akraba kabul etmekte ve ayrı bir dil ailesi içinde sınıflandırmaya çalışmaktadır. Oteki bazı dilbilimciler ise Lydia dilinin Karia dili gibi karışık bir dil olduğunu ileri sürmektedir.
Hint-Avrupa dil ailesinin Anadolu alt öbeğinin belirgin özelliği, çok eski dönemlerden kalma bir dizi dilbilgisi özellikleri taşımasının yanı sıra dişil cins, ikil ve geçmiş zaman kipi gibi Hint-Avrupa dillerinin tipik özelliklerine yer vermemesidir. Bir başka özelliği ilgeçlerin ve kendisinden önce gelen sözcüklere eklenen adılların birbirine bağlanmasıyla “zincirler” oluşturulması ve bunların tümcenin ya da yan tümcenin başına getirilmesidir. Onemli bir ses özelliği ise, öteki Hint-Avrupa dillerinde bulunmayan belirli boğazsıl (gırtlaksıl) seslerin varlığıdır.
Orta Anadolu platosunda yaşayan Friglerin dili olan Frigya dili, Anadolu’da konuşulmakla birlikte Anadolu alt öbeğine bağlı olmayan tek Hint-Avrupa dilidir. Frigya dilinde yazılmış yazıt ve duvar yazıları iki bölüme ayrılır: Kökeni bilinmeyen bir Frigya alfabesiyle yazılmış, İÖ y. 730-450.arasından kalma Eski Frigya metinleri ve IS 1. ve 2. yüzyıllardan kalma, Yunan alfabesiyle yazılmış 90 kadar Yeni Frigya mezar yazıtı.
İÖ y. 2500’de Hitit çiviyazısıyla yazılmış dini ayin metinlerinde kullanılan Hatti dili, Hint-Avrupa ailesine bağlı bir dil konuşan Hititlerin Anadolu’ya gelişlerinden önce eski Anadolu yerli halklarınca konuşuluyordu. İlk-Hatti (Proto-Hatti) dili de denen bu dil, bitişimli dillerdendir ve herhangi bir dille akrabalığı yoktur.
Hurri dili, Hurri kavimlerinin dilidir. Bu dildeki en eski belgeler, Mezopotamya’nın kuzexiı:ıde bulunmuştur ve Akadlar dönemine (İÖ 2350-2150) aittir. Urkiş’teki taş yazıt, Akad çiviyazısıyla yazılmıştır. Samarra tabletinde Urkiş kralı Arisen’in yanı sıra iki kişinin daha adı geçmektedir. Mardin dolaylarında Akad çiviyazısıyla yazılmış belgelerin ortaya çıkarılması, Hurrilerin yayılma alanı konusunda bazı bilgiler vermektedir. Ur 3. sülale döneminde (İÖ 2060-1960), Dilbat tabletlerinde Hurri dilindeki bazı kişi adları görülmektedir. Mari’de (bugün Tel el-Hariri, Suriye) Eski Babil ya da Mari dönemine ait (İÖ 1750-1550) Hurri diliyle yazılmış yedi edebi metin bulunmuştur. Alalah’ta bulunan belgelerde de kişi adları geçmektedir. Ugarit’ te (bugün Ras Şamra, Suriye) Hurri dilinde bazı metinlere rastlanmıştır. Kültepe’de (Kayseri) bulunan belgelerde ise Mari döneminde Anadolu’daki Asur Ticaret Kolonileri’ne ait Hurri dilinde kişi adları saptanmıştır. Hurri diliyle ilgili en geniş bilgiler, Boğazköy’de bulunan Hitit devlet arşivinden edinilmiştir. Bunlar arasında, Gılgamış destanının Hurri dilindeki çevirisinden kalma bazı parçalar da yer almaktadır. Hitit belgelerindeki birçok tanrı ve kral adının Hurri dilinde de bulunması dikkat çekicidir.
Urartu dili, İÖ 9-6. yüzyıllar arasında merkezi bugünkü Van olmak üzere Anadolu’nun kuzeydoğusunda büyük bir devlet kuran Urartuların resmi dilidir. Urartu metinlerinde de Asurlulardan alınma bir çiviyazısı kullanılmıştır. Kayalara ya da düzgün blok taşlara yazılı olan Urartu belgeleri, genellikle kralyazıtlarıdır. Bu yazıtlarda savaşlardan. toplum yararına yapılan çeşitli işlerden, kültür etkinliklerinden, tanrılara sunulan kurbanlardan söz edilir. Urartu dili, Hurri dili gibi bitişimli bir dildir. Urartu yazısında ünlüleri gösteren dört, ünsüzleri gösteren 20 harf bulunduğu ortaya çıkmıştır. Urartuların bir de resim yazısı kullandıkları bilinmekle birlikte, bazı uzmanlara göre Hitit hiyeroglifinden pek farklı olmayan bu yazı henüz çözülebilmiş değildir. Urartu resim yazısı örneklerine Toprakkale’de ve Çavuştepe’de bulunan küp ve kaplar üzerinde rastlanmış, R.D. Barnett ve Steinherr bu yazı üzerinde çalışmalar yapmışlardır.
Karia dili, bugünkü Aydın-Muğla bölgesinde yaşayan Karialıların diliydi. Karia’da bulunan kil tablet ve anıtlar üzerindeki yazılar to 3. binyıla aittir. Bu dilde yazılmış en önemli belge, Kaunos yazıtıdır. Mısır’da bulunan Karia dilindeki küçük yazıtlar, genellikle kişi adlarından oluşmaktadır. Bunlar, İÖ 700-600 arasında Mısır ordusunda paralı askerlik yapan Karialılar tarafından kayalar ve taşlar üzerine yazılmıştır. Bazı dilbilimciler, Karia dilinin eski Girit diliyle yakınlığı bulunduğunu ileri sürmüşlerdir. Karia dilinin Hint-Avrupa dil ailesinin Anadolu koluna bağlı olduğu varsayımı henüz kanıtlanamanuştır.
Side dili, Pamphylia’da Eurymedon çayının doğusundaki eski Si de kentinde konuşuluyordu. Bu dilin varlığı, İÖ 5-3. yüzyıllardan kaldığı tahmin edilen madeni paraların üstündeki yazılardan ve İÖ 3. ve 2. yüzyıldan kalma beş yazıttan bilinmektedir. Bu yazıtlardan ikisi, Side dilinin yanı sıra başka bir dildeki yazılara da yer verir. Side yazısı 1950’de Bossert tarafından ancak bir ölçüde çözülebildiği için, metinlerin içeriğine ve dilin sınıflandırmasına ilişkin bilgi henüz yoktur.
Mysia dili, bugün Bergama, Edremit, Bayramiç, Balıkesir, Bursa ve Kütahya’yı kapsayan bölgede konuşuluyordu. İÖ 5. yüzyıldan kalma tek .. yazıtı, Kütahya ilinin Tavşanlı ilçesinin Uyücek köyünde bulunmuştur. Bu yazıttan yola çıkan bazı dilbilim ciler, bu dili Frigya diline bağlayarak HintAvrupa dil ailesinden sayma eğilimindedirler.
Pisidia dili, bugün Burdur, Isparta ve Konya’yı kapsayan bölgede konuşuluyordu, 1890’da Isparta’nın Eğridir ilçesine bağlı Sofular köyünde bulunan 16 kadar mezar yazıtı, bu dildeki kişi adlarından örnekler içerir.
Bunlardan başka, eski Yunanca metinlerde geçen bazı adlardan, Anadolu’da yaşayan Pamphylialıların, Kilikyalıların, Paphlagonialıların, Bithynialıların, Kappadokialıların da kendi dilleri olduğu anlaşılmaktadır. Bu diller Anadolunun Yunan öncesi dilleri arasında sayılmaktadır.