Güdümlü sözleşme, taraflardan birinin ekonomik bakımdan güçlü olması durumunda devletin müdahale ederek taraflar arasındaki dengesizliğin sakıncalarını giderdiği sözleşme. Bu konuda ilk düzenlemeler 1896 tarihli Alman Medeni Kanunu ve 1911 tarihli İsviçre Borçlar Kanunu’nda yer almıştır. İsviçre Borçlar Kanunu’nun bir çevirisi olan Türk Borçlar Kanunu’nun (BK) 99. ve 161. maddelerinde de bu konuya ilişkin düzenlemeler bulunur. BK’nın 99. maddesine göre “hafif kusurdan borçlunun sorumlu olmayacağı konusunda önceden yapılmış olan bir anlaşmanın ileri sürülmesi sırasında, alacaklı borçlunun hizmetindeyse ya da sorumluluk hükümetçe imtiyaz yoluyla verilen bir sanatla uğraşmaktan doğuyorsa, yargıç takdir yetkisine dayanarak bu anlaşmayı geçersiz sayabilir”. 161. madde sözleşmenin gereği gibi yerine getirilmemesi durumunda ödenecek ceza tutarının serbestçe saptanabileceğini belirtmekle birlikte, yargıcı, aşırı gördüğü cezaları indirmekle yükümlükılmıştır. Ayrıca 1961’de Bakanlar Kurulu kararıyla uygulamadan kaldırılan 28 Aralık 1940 tarihli ve 3780 sayılı Milli Korunma Kanunu da ulusal ekonomiyi yönlendirmek ve ticari alanda yapılmış olan özel hukuk sözleşmelerini ulusal ekonomi nin yapısına uydurabilmek için devletin bu sözleşmelerin içeriğine müdahale ederek sözleşme özgürlüğünü sınırlamasına izin veren hükümler içermekteydi.