İbra, alacaklının borçludan, öngörülmüş olan edimi elde etmeden bu edirnin karşılığı olan alacağından vazgeçmesi. Bir tür bağışlama ya da alacaktan feragat niteliğinde görülebilirse de iki yanlı bir işlem olması nedeniyle sözü geçen işlemlerden farklıdır. İbra alacağın bir bölümünü ya da tamamını da kapsayabilir; taraflar bu konuyu serbestçe kararlaştırırlar. İbra konusunda Borçlar Kanunu’nun sözleşmelerin genel hükümlerine ilişkin 12. maddesi uygulanır. Buna göre alacağı doğuran asıl sözleşme biçime bağlı türden bir sözleşmeyse, ibra sözleşmesinin de biçime bağlı olarak yapılması zorunludur.
İbra işleminin bazı sınırları vardır. Örneğin müflis borçlusunu ibra edemez. Mal birliği rejiminin kabul edildiği aile ilişkilerinde koca, karısına ait bir alaçağı ibra etmek için onun onayını almalıdır. Uzerinde intifa hakkı kurulmuş olan alacak, intifa hakkı sahibinin onayı alınmadan alacaklı tarafından ibra edilemez.
İbra kazandırıcı nitelikte bir işlemdir. Çünkü alacaklı ibra sözleşmesiyle borçlunun mal varlığına bir değer eklernektedir. Bu değer ekleme işi, borçlunun mal varlığında bir çoğalma yaratma değil, bir eksilmeye engelolma biçiminde ortaya çıkar. Ibranın nedene bağlı ya da soyut bir işlem biçiminde yapılması tarafların serbest iradelerine bırakılmıştır. Orneğin irat alacaklısının, borçluya bir taşınınazını üçüncü kişiye devretmesi koşuluyla kendisini ibra edeceğini bildirmesi durumunda ibra nedene bağlı bir işlem niteliği taşır. Buna karşılık ibra hiçbir koşula bağlı tutulmamışsa soyut bir işlem niteliğindedir. Bu yüzden de haklı bir neden olmasa ya da neden gerçekleşmemiş olsa bile soyut nitelikte ibra işlemi geçerliğini korur. Alacaklı bu durumda ibra ettiği borçlusunu haksız zenginleşme hükümlerine göre dava edebilir.
Mal vasiyetinin özel bir biçimi olan ibra vasiyeti, ölüme bağlı bir tasarrufla yapılır. Bu durumda yararına vasiyet yapılan kimse vasiyetçinin borçlusu olabileceği gibi miras bırakanın alacaklı olduğu bir üçüncü kişiye borçlu da olabilir.