Yaşanmak hayatın bir gerçeği ve doğanın bir kanunu. Buna karşın günümüz toplumunda, özellikle de gençler arasında yaşlı görünmek hayatın sonu gibi algılanıyor. Moda ve güzellik sektörüyle birlikte, gelişen yeni yaşam tarzı içinde bize sürekli olarak “Ne kadar genç görünüyorsan o kadar güzelsin” fikri empoze ediliyor.
Bunun yanında, yaşam süresinin uzaması ve hayat tarzının değişmesiyle eski 40’lar yeni 30’lu, eski 50’ler de yeni 40’lı yaşlar oldu. 20 yıl öncesinde, aktif hayattan yavaş yavaş çekilen 40’lı yaşlardaki erkek ve kadınlar, bugün hayatın tam merkezinde ve son derece aktif bir yaşam sürüyorlar. Ama ya cildimiz? O da zamana ayak uydurabildi mi?
Cevabımız ne yazık ki hayır. Tam tersine, belki de anne-babamıza göre daha da erken yaşlanmaya başladık. Cildimizin yaşlı görünmesine yol açan nedenler yoğun olarak 30’larda kendini gösteriyor. Stres, solaryum/UV ışınları, uykusuzluk, kötü beslenme, sigara, düzensiz yaşam tarzı sonucunda; kuruluk, ince çizgiler, genişleyen gözenekler, donuk ve solgun bir cilt ortaya çıkıyor. Ardından daha derin çizgiler, kırışıklıklar, sarkma ve esneklik kaybı…
Dünya kozmetik devleri de özellikle 2000’li yıllardan itibaren bu konuya odaklandı ve erken yaşlanma belirtilerine karşı uzman ürünleri piyasaya sürmeye başladı. İlk olarak Shiseido, bazal zarı yeniden yapılandırarak erken yaşlanmayı içeriden engellemeyi hedefleyen The Skincare serisini çıkardı. Aynı zamanda ilk defa bir cilt bakım serisinde stresi azaltıcı etkili bir koku içeriği kullandı. Lancome Hydra Zen ile stresin yol açtığı hasarı gidermeye odaklanırken Christian Dior Capture serisini piyasaya sürdü.
Bununla beraber bütün kozmetik markaları trendi takip ederek erken yaşlanmaya karşı ürünler geliştirmeye başladı. Son yıllarda ise cilt sorunlarına anında cevap veren ürünler çok revaçta.
Yaşlanma sürecini durdurmak imkansız, ama erken yaşlanmayı engellemek mümkün. Düzenli bir yaşam tarzı, iyi bir beslenme, stres ve çevresel faktörlerin yarattığı hasarlardan korunmak bizim için vazgeçilmez olmalı.
Bunun yanında dünyaca ünlü aktrist Sophia Loren’in dediği gibi: “İşte size gençlik pınarı: Zihniniz, yetenekleriniz, hayatınıza getirdiğiniz yaratıcılık ve sevdiğiniz insanlarla yaşamak… Bu kaynağın musluğunu açmayı öğrenirseniz yaşlanmayı gerçekten yeneceksiniz.”
