Mitokondri-Yumurtalık İlişkisi; Mitokondri, çekirdek isiz canlılarda (prokaryotlarda) bizzat bireyin kendisidir, tüm yaşamsal işlevlere katılır, çekirdekli hücrelerde (öykaryotlarda) ise enerjinin merkezidir. Burada meydana gelecek herhangi bir anormallik, önemli hasarlara neden olacaktır. Çekerdeksiz canlılarda, bu sorun, konjugasyon, transformasyon, transdüksiyon yolu ile, gen aşılanması yapılarak çözümlenmiştir. Dolayısıyla, kökeni ne olursa olsun (kendiliğinden, ışınım yolu, kimsayasal ajanlar ile), mutasyon ile, kalıtsal bilgide ortaya çıkacak, aksaklıklar, bu yolla önlenebilir ve duruma göre koşullan sınırlandırılmış ortamalara uyum için yeni gelişimleri başlatabilir. Bunları gerçekleştiremeyen bireyler ise doğal seçilimle ortadan kalkar. Haşan olanlar, eski ya da yeni kalıtsal dizilimini yeni kuşaklan aktarır. Yaşam süreci içerisinde oluşacak kalıtsal ya da bizzat hücrenin tümüne yönelik yıpranmalar ve bozulmalar ise, çekirdeksiz birhücrelilerde kuramsal olarak sonsuz olan yaşam uzunluğunu sınırlar ve sonuçta enerji yetersizliğinden dolan bireyi ölüme mahkum eder. Çekirdeksiz hücrelilerde mitokondrinin öyküsü budur.
Çok hücrelilerde durum farklıdır Mitokondri, çekirdekli hücrenin içerisine girmiş ve simbiyoz yaşama uyum yapmıştır. Böylece, konjugasyon, transdüksiyon olanağını tümüyle ve transformasyon yeteneğini de büyük ölçüde yitirmiştir. Ortaya çıkabilecek olumsuz mutasyonları düzeltme şansı, eşeysiz çoğaldıkları için hemen hemen ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla, mitokondrilerde ortaya çıkacak bozukluklar, doğrudan hücrenin kaderini etkilemektedir. Bir hücrenin yaşam sürecinde, mitokondride onaya çıkabilecek bu çeşit aksaklıklar ya yaşlanmaya ya da ölüme neden olmaktadır. Karmaşık organizasyonlu canlıların ortaya çıkış faturası, böylece. yaşlanma ve ölüm ile ödenmeye başlamıştır.
Bir hücrenin yaşam süreci içerisinde meydana gelecek. bu tip değişiklikler, sadece hücrenin ve sonuçta bireyin kaderini etkilediği için evrimsel açıdan çok önemli olmayabilir. Fakat biyolojik olarak önemli olan, soyun devamıdır. Bu durumda mitokondride meydana gelebilecek bir aksaklığın, mitokondri bölünerek yavru hücreleri yeni hücrelere vermesi nedeniyle, tüm soylarca devam etmesi söz konusudur. Bu son derece tehlikeli bir yol olacaktı. Çünkü mitokondrilerde meydana gelebilecek çoğunluğu zararlı mutasyonların, doğal seçilimle ayıklanması. zaman boyutu düşünülürse, zor olacaktı. Kaldı ki, böyle bir olumsuz mutasyon. bireyin yaşamsal işlevlerini doğrudan etkileyeceği için, doğal seçilim için sahneye çıkmasına izin dahi vermeyecekti.
Bu sorun birtakım canlılar tarafından (bugüne ulaşmış cardılar tarafından) ilginç bir şekilde çözüldü. Çözemeyenler büyük bir olasılıkla ortadan kalktı. Sorunu (bir rastlantı sonucu) çözen canlılar, mitokondrilerilerini olabildiğince mutajenik etkilerden uzak tutan canlılar oldu. Bunu sağlamanın yolu da mitokondrileri yalnızca bir eşey hücresi ile yavru bireylere aktarmak ve bu eşey hücresini meydana getirecek yapıyı, yani, yumurtalıklarını, olabildiğince vücudun derinlerine gömmek olmalıydı. Bu yol bulundu. Canlıların hemen tümünde, yumurtalıklar vücudun derinlerine konumlandı. Bu yeterli değildi. Çünkü, yaşamı boyunca mitoz ya da mayoz bölünme geçiren, yani mitokondrilerini sürekli bölün bir canlının, herhangi bir evrede meydana getireceği bir eşeysel hücreye, yani yumurtaya, arızalı mikokondiriyi vermesi kaçınılmaz olacaktı. Çünkü, derinlere saklansa, ışınlardan büyük ölçüde koruma dahi, mitokondrinin yaşam süreci içerisinde, hem ışınlarla hem de kimyasal mutajenik ajanlarla karşılaşmaması olanaksız olacaktı. Mutasyon kaçınılmaz olacaktı. Kaldı ki, mDNA (mitokondri DNA’sı) bir zincirli olduğu için, öykaryotlarındakinden yani çift zincinli DNA’dan farklı olarak tamir mekanizması da yoktu. Mutasyona uğramış böyle bir mitokondri yumurtaya verilerek gelecek soyun bozuk olmasına neden olacaktı. Bunun önüne geçebilmek için, yumurtaya verilecek mitokondrilerin çok önceden hazırlanması ve yaşam süreci içerisinde bölünmelerinin durdurulması en uygun yol olarak bulundu. Böyiece. birçok canlıda, yumurtalıkları meydana getirecek hücreler, o bireyin embriyonik gelişiminin çok erken evrelerinde bir tarafa ayrılarak (korunmaya alınarak), zamanla bulunması gereken vücut kısmına göç ettirilir ve orada ilk mitoz ve mavoz evrelerini tamamlayarak (bu olav imanda ana kamında en geç 4. aya kadar), durağan hale geçer. Bundan sonra meydana getirilecek yumurtalar. örneğin 14-15 ya da daha geç yaşlarda ortaya çıkacak yumurtalama olaylarında, sadece ikinci ııiayoz yapılarak, ciaha önce hazırlanmış ola mitokondriler yumurtalara verilir ve böyiece mümkün mertebe fazla etkiye uğramamış, yani mutasyona uğramamış mitokondrilerin yumurtaya geçmesi sağlanır. Yumurtalık mitokondrileri, böyiece, minumum mutasyon etkisinde kalmış olur. Olabilecek mutasanyonlar ise bireye, ayakta kalma şansı tanıyorsa, varlıklarını sürdürür; yoksa, bireyle birlikte ortadan kalkarak, ayıklanır. Kural olarak az miktarda yumurta meydana getirildiği için, doğal seçilimle, yumurtaların ayıklanma şansı azalmıştır Biyolojik bir ilke olarak şunu da söylemek mümkündür: Yumurta sayısı azaldıkça, yumurtalıkların, daha doğrusu mitokondrilerin korunma önlemleri artırılmıştır. Memelilerde yumurta sayısının azalmasına bağlı olarak, korunma önlemleri maksimuma çıkarılmıştır.
Mutasyondan korunma, belirli ölçüde canlıya dengeli kılarsa da. evrimsel olarak atılımlardan alıkoyar. Bu nedenle ana bilginin saklandığı çekirdeğin, belirli ölçüde mutasyona uğratılması gerekir. Yaşam boyunca sperm üretilen canlılarda bu işlem daha çok erkekler aracılığıyla yürütülür. Bunlarda da erkek hücreleri meydana getirecek hücreler, embriyonik gelişmenin başlangıçında bir yere ayrılır ve daha sonra konumlanması gereken yerlere göç ettirilir. Belirli bir evreden sonra da bazen periyotlarla da olsa, sürekli olarak sperm meydana getirilir. Bunlardaki mitokondriler de sürekli bölündüğü için, mutajenik mitokondrilerin yüvruya iletilme şansı yüksek olacaktı. Bu nedenle spermlerin sadece çekirdeği yumurta içerisine itilir, mitokondriyi de taşıyan kısım dışarıda kalır. Böylece mutajenik mitokondrilerin soya katılması önlenmiş olur. Spermlerdeki mitokondri, yumurtaya ulaşmak için, spermin uğraşı sırasında, enerji sağlar. Çekirdekten kaynaklanan ve mitokondrinin işlevlerini dolaylı olarak etkileyebilecek olası bozukluklar, bu seyahat süresi içerisinde ayıklanmış olur. Çünkü yeterince oksijen sağlayamayan mitokondriieri taşıyan bir spermin, çok sayıda aynı işlemi yapmakta olan spermler arasında, yarışmayı başarılı bitirme şansı yoktur. Böylece, mitokondriye etki edebilecek ya da simbiyozis süresi içerisinde ana hücrenin çekirdeği ile geliştirilmiş olan karşılıklı kalıtsal etkileşimler de bu yolla doğal seçilime sunulmuş olur.
Kaynak: TEMEL GERİATRİ / GÜNEŞTIPKİTAPEVLERİ