Dermatolog Dr. Betül Şengör’den cilt bakımı ve anti-aging ile ilgili fark yaratan öneriler…
Daha güzel bir cilt için beslenme önerileri Cildimiz vücudumuzun yansıtıcısı. Yediklerimiz vücudumuzdaki sistemik dolaşıma katılırlar, hatta bazı gıdaların aromaları vücut sıvılarımızı bile etkiler. Cildin sağlığı için, bağışıklık mekanizmasını da destekleyen antioksidanlara, C vitamini ve E vitaminlerine, selenyuma ihtiyaç var. Bunların dışında cildin kolajen ve elastik liflerin üretiminde kullandığı hyalüronik asit üretimi için gerekli olan glukozamin takviye olarak alınabilir. Sigara ve alkol gibi fazla asitli gıdaların da cilt sağlığını olumsuz etkilediği unutulmamalı.
Kadınların yaptığı en önemli cilt bakım hatası
Bütün kadınlar ciltlerinin çok hassas olduğunu düşünürler aslında sadece bazı bölgeleri hassastır- ve ciltlerine fazla yumuşak davranmayı tercih ederler. Bence bu hatalı bir davranıştır; çünkü cilt devinimi olan kat kat hücrelerden oluşur ve muazzam bir dolaşım sisteminden beslenir, yapılanır. Dolayısıyla bu devinimi canlı tutmak yani cildi uyarmak gerekir. Hassas ciltler için tasarlanmış ürünler kullanarak bunu yapamazsınız.
Anti-aging kremlerin içinde bulunması gereken içerikler
Gündüz kreminizin içinde C vitamini, arbutin (her ikisi de leke oluşumunu önler) ya da cilde yoğun nem veren E vitamini pantenol gibi aktif içerikler bulunmasına özen gösterin. Geceleri ise içinde retinol ve türevleri, koenzim Q 10 gibi aktif maddeler bulunan kremleri tercih edin.
Evde kendim için uyguladığım cilt bakım rutini
Karma cilt yapısında birisi olarak cildimi suyla temizlemeyi tercih ediyorum, fazla makyaj yapmam ancak göz makyajımı yağlı-sulu solüsyonlarla siliyorum. Tonik olarak kendi hazırladığım, sivilce ve siyah nokta oluşumunu engelleyen özel bir formül kullanıyorum. Güneş batınca cildimi temizler (tabii evdeysem), onarıcı özelliği olan retinol ve büyüme faktörlü ürünümü sürüyorum. Geceleri anti-aging kremlerinizi yatmadan hemen önce sürerseniz, bu krem cilde henüz nüfuz etmeden yatağa bulaşır. Gündüzleri C vitaminli serum ve üzerine hyalüronik asit ve pantenol içerikli serum kullanıyorum. Son olarak mutlaka güneş koruyucu sürüyorum. Haftada birkaç kez hafif granüllü peeling ile cildimi ölü hücrelerden arındırarak, aynı zamanda cildimi de uyarmış oluyorum.
Ciltteki elastikiyet kaybı için
“Bana bu sorunla başvuran hastalarımda önce elastikiyet kaybının nedenini buluyorum. Metabolik bir sorun var mı? Hasta kötü mü besleniyor? Hayatı çok mu stresli? Beslenme -uyku- genito-üriner sistem üçgeninde durum nedir? Ayrıca stres, hayatında ne kadar etkili? Bu durumlar neden elastikiyet kaybı ile ilgili olsun diye düşünenler için hemen çok net bir cevap verebilirim, çünkü elastik liflerin ve kolajen liflerin üretimi de yaşayan beslenen fibroblast adı verilen hücreler tarafından yapılır. Fibroblastlar sağlıklı kişilerde genetik mirasa ve kronolojik yaşın maruz kaldığı çevresel etmenlere bağlı olarak üretimine devam eder. Ancak üretim hızı yaşla ve yaşam biçimiyle ilişkili olarak azalabilir. Üretimi tetiklemek için IPL, lazer, Led tedavisi, kimyasal peeling, vitamin enjeksiyonları, galvanik akımla uyarma, hidrorezerv tedavi ve hücresel tedavilerden PRP uyguluyorum.”
Anti-aging tedavilerine başlamak için doğru zaman
Aslında bir bebeğe bile güneş koruyucu sürdüğünüzde onun ileride karşılaşacağı lekelenme, erken kırışıklıklar ve elastikiyet kaybı gibi sorunları oluşmadan önlemiş oluyorsunuz. İnsan cildi doğduğundan itibaren korunmaya ve bakıma muhtaç; aksi halde yaşlanmaya başlar. Ancak gerçek anlamda anti-aging kremlere başlama yaşı, genetik mirasın getirdiği duruma göre 18 yaşından itibaren azar azar olabilir. Örneğin göz çevresi bakımları için önerilen yaş 18’dir. Genellikle genç yaşlarda vitamin ağırlıklı nemlendirici kremler tercih edilirken; 30’lu yaşlardan itibaren cildi uyaran, onaran retinol ve retinol türevleri, alfa hidroksi asit, laktik asit gibi içerikler tercih edilir.
Cilt lekelerinden korunmak için
Ciltte oluşan lekenin nedeni, ne kadar zamandır var olduğu, daha önce uygulanan tedaviler ve yöntemler belirlendikten sonra evde uygulanan ciddi bir renk açıcı tedaviye olarak başlanabilir. Belirli bir sürenin sonunda kimyasal peeling ve soyucu lazer tedavileri tercih edilebilir. Leke oluşmasını önlemek için güneşe çıkmamak tek çözüm. Hem güneşleneyim, hem de leke olmasın, demek mümkün değil. Unutmayın, gölgede ya da şehir hayatında bile cildiniz güneşin zararlı ışınlarından etkilenir. Örneğin, araba kullanırken açık camdan sızan ultraviyole tek yanakta ya da göz çevresinde lekeye neden olabilir. Bunu önlemek için sık sık koruyucu krem kullanmalısınız. Güneş koruyucu öncesinde C vitamini içerikli serumlar kullanmak ve arbutin içerikli kremler sürmek leke oluşumunu önlemeye yardımcı olacaktır.