Plüton, Güneş sisteminde, Güneş’e en uzak yörüngede dolanan gezegen. Adını Eski Yunan ve Roma mitolojisindeki yeraltı tanrısından almıştır. Güneş’ten ortalama uzaklığı yaklaşık 5.913.000.000 km’dir. Güneş’ten en uzak gezegen olmasına karşılık yörüngesinin dışmerkezliği (odak uzaklığının büyük eksene oranı) oldukça büyüktür
(0,246) ve bu nedenle de her 248 yılda bir geldiği günberi noktasının çevresinde Güneş’e Neptün’den daha fazla yaklaşır. Böyle bir durum 1979’da gerçekleşmiştir ve 1999’a değin sürecektir. Bu 20 yıl boyunca Plüton, Neptün’ün yörüngesi içinde kalacaktır.
Plüton’un dönıne ekseni Güneş sisteminin ortalama düzlemine 17°8′ eğiktir; bu, bütün büyük gezegenler arasında en büyük eğikliktir. Yer’e çok uzak olduğundan Plüton teleskopla bile oldukça soluk (14. kadirden) bir gezegen olarak gözlemlenir. Plüton’un parlaklığı düzenli olarak her 6,39 günde bir yüzde 12 oranında değişir; bu durum, gezegenin yüzeyinin yansıtma özelliklerinin düzenli olmadığını ve kendi ekseni çevresindeki bir tam dönüşünü 6,39 günde tamamladığını gösterir.
Çapı yaklaşık 3.500 km olan Plüton, hemen hemen Ay ile aynı büyüklüktedir. Ortalama yoğunluğu 0,4-0,9 gr/cm’ arasında değişir. Yoğunluğunun bu derece düşük olması nedeniyle gezegenin, iç (Yer benzeri) gezegenlerde olduğu gibi daha yoğun kayaç malzemeden değil, katı metandan oluştuğu sanılır. Kızılötesi ışınlarla yapılan gözlemler sonucunda, gezegenin yüzeyinin metan donu ve buzundan oluştuğu ortaya çıkmıştır. Gezegendeki sıcaklıkların çok düşük olması da bu donmuş yüzey malzemelerinin varlığını doğrular. Plüton’un Güneş alan tarafındaki ortalama yüzey sıcaklığının gezegen günberi noktasındayken yaklaşık – 213°C, günöte noktasındayken de – 226°C olduğu tahmin edilmektedir. Gezegenin Güneş almayan tarafında sıcaklık – 253°C’ye kadar düşebilir. Sıcaklığının ve yerçekiminin çok düşük olması nedeniyle Plüton’un ya çok ince bir atmosfere sahip olduğu ya da hiç atmosferi bulunmadığı sanılmaktadır.
Plüton’un kökeni ve geçirdiği evrim henüz bilinmemektedir. Ama Plüton’un büyüklük, kütle, eksenel dönme, yörünge dışmerkezliği ve eğiklik gibi fiziksel özellikleri öteki gezegenlerden çok farklı olduğundan bu gezegenin ötekilerinden daha değişik bir biçimde oluştuğu ve farklı bir evrim geçirdi: ği sanılmaktadır. Bazı araştırmacılar gezegenin eskiden Neptün’ün bir uydu su olduğunu ve sonradan bu sistemden ayrıldığını ileri sürerler. Gerçekten de Plüton’un hem özellikleri Triton’unkilere (Neptün’ün iki uydusundan büyük olanı) benzer, hem de yörüngesi periyodik olarak Neptün’ünkini keser. Ote yandan bilgisayarlar yardımıyla gerçekleştirilen benzetimler sonucunda, Yer’in kütlesinden üç kat daha büyük bir gezegen, dört öğeden oluştuğu varsayılan ilk Neptün uydu sistemine sokulduğunda, bu uydulardan birinin sistemin dışına fırlayarak Plüton’unkine benzer bir yörüngeye gireceği saptanmıştır.
20. yüzyılın başlarında ABD’li astronomlar Percival Lowell ve William H. Pickering, Neptün’ün tedirginliklerine bakarak, ondan daha ötede bir gezegenin bulunması gerektiğini ileri sürmüşlerdi. Bu alanda sistematik bır araştırmaya giren ABD’li astronom Clyde W. Tombaugh, Arizona’da Flagstaff’taki Lowell Gözlemevi’nden çektiği bir dizi fotoğrafta, küçük gezegenlerden daha yavaş hareket eden bir gökcismi saptadı ve böylece Plüton’u ortaya çıkardı.
Plüton’un, boyutu kendisininkinin yarısı, kütlesi ise onda biri kadar olan bir uydusu vardır. Bu uyduyu 1978’de ABD’li astronomlar James W. Christy ve Robert S. Harrington keşfederek ona, Yunan mitolojisinde ruhları Styks ırmağının ötesine geçirerek yargılanmak üzere Plüton’un huzuruna çıkaran sandalcı Kharon’a atfen Charon adını vermişlerdir.